Rüzgar Enerjisi
Rüzgâr, bilindiği gibi doğal bir enerji kaynağıdır. Dünya durdukça rüzgar da var olacaktır, dolayısıyla rüzgar yenilenebilir ve devamlı bir enerji kaynağıdır. Bildiğimiz konvansiyonel (yaygın) enerjilerin aksine hiçbir sağlık ve çevre riski taşımaz. Kullandığımız enerjinin büyük kısmını fosil yakıtlar oluşturur ve sera gazı etkisiyle atmosferin bütünlüğünü ciddi oranda tehdit etmektedirler. Rüzgar enerjisi üretim üniteleri olan rüzgar tribünleri kurulum ve işletme aşamalarında büyük teknik altyapı gerektirmez.
Rüzgar Tribünleri
Rüzgar tribünleri rüzgar enerji mekanik ya da elektrik enerjiye dönüştürerek kullanıma sunan santrallerdir. Rüzgar tribünden ilk enerji elde eden 1900 yılında ABD’li Francis Brush oldu.
Çalışma prensipleri şöyledir: Pervaneler bir şafta o da bir morta bağlıdır. Rüzgar pervaneleri döndükçe onlarda şaftı döndürür. Gelen hak ete motorun çalışmasını sağlar. Artık motor dışarıya elektrik olarak bu enerjiyi verebilir. Dolayısıyla bu motor aynı zamanda bir çeşit jeneratördür.
Rüzgar tribünleri Bir rüzgar Tribününün çalışma şeması
Peki, üretilen enerjiye ne oluyor, nasıl iletimi ve dağıtımı yapılıyor? Enerji tıpkı elektronik santrallerindeki gibi bir trafoya gönderir ve oradan şebekeye dağıtım yapılır.
Rüzgar enerjisi doğal şartlara bağlı olduğu için her zaman yüksek verimle çalışmaz. Aynı zamanda ciddi bir gürültü kaynağı olduğu için yerleşim yerlerinden uzak yerler tercih edilmelidir. Rüzgar tribünlerinin kuşlara zarar verdiği iddiaları da ispatlanmamıştır. Rüzgar enerjini savunanlar tüm bu iddiaların mevcut kullanılan enerjileri üreten şirketlerin yanlı haberleri olarak değerlendirilmektedir.
Ülkemizde tüm enerjin yaklaşık 1,8’ i rüzgârdan karşılanmaktadır. Gelişmiş batı ülkelerinde oranlar çok daha yükselebilmekle birlikte dünya ortalaması Türkiye’nin de altındadır. Rüzgarın bir enerji olarak kullanımındaki artış hız da düşüktür. Dünya’da rüzgar tribünü kullanımda ilk 10 ülke ise sırayla; Çin, ABD, Almanya, İspanya, Hindistan, İtalya, Fransa, Kanada, Brezilya ve Danimarka’dır.