Bilgi Birikimi

Mutluluk için Stratejiler

Araştırmacıların yaptığı bazı ilginç deneylerde, muttu in­sanların, açık, dışa dönük ve başkalarına yardımcı olma ko­nusunda istekli olma özelliği gösterdikleri görülmüştür. Ör­neğin, deneklerden birinin, hiç beklenmedik bir biçimde te­lefon kulübesinde para bulması gibi kişiyi mutlu edici bir du­rum ayarlamışlardır. Bir yabancı gibi davranan araştırmacı­lardan biri, yürürken “kazayla” bir tomar para düşürmüştür.

Araştırmacılar, denek olan kişinin, yardımcıya yardımcı ol­mak için onu durdurup durdurmayacağını görmek istemiş­lerdir. Başka bir senaryoda, deneğin bir komedi albümü din­leyerek morali yükseltilmiş ve sonra da yardıma ihtiyacı olan ve borç para isteyen kişiler kendisine yaklaşmışlardır.

Araştırmacılar, kendini mutlu hisseden deneklerin, gene ay­nı yardım etme durumuyla karşı karşıya kalan fakat ruh hali önceden artınlmamış diğer “kontrol grubundaki” kişilere
göre yardımcı olmaya ya da para vermeye daha istekli ol­duklarını keşfetmişlerdir.

Bu tür deneyler, kişisel mutluluğu aramanın ve bunu başarmanın insanı bir şekilde benciliğe ve kendine dönük olmaya götürdüğü kavramı ile ters düşmektedir ve hepimiz kendi deneyimimizi kendi günlük hayatımızın laboratuarına taşıyabiliriz.

Mutluluğu gerçek bir hedef olarak görmek, ona ulaşma­ya doğru olumlu adımlar atmamızı sağlar. Ve daha mutlu bir hayata götüren sonuçları belirlemekle başlarsak, mutluluğu aramanın nasıl sadece kişiye değil aynı zamanda onun aile­sine ve daha geniş anlamda topluma da yararlar sunduğu­nu öğreniriz.

Aslında, art arda yapılan araştırmalar, kendi üzerinde yoğunlaşma ve genellikle sosyal anlamda geri planda kalıp, düşünceli ve muhalif olma eğitimi gösteren kişilerin mutsuz
insanlar olduklarını göstermiştir. Bunun tersi olarak, mutlu insanlar daha sosyal, esnek, yaratıcı olmakta ve hayatta ya­şadıkları hayal kırıklıklarına, mutsuz insanlara göre daha

fazla tahammül göstermektedirler. Ve en önemlisi, mutsuz insanlardan daha fazla sevgi dolu ve bağışlayıcı oldukları görülmüştür.

Bizler doğuştan aktif insanlarız. Bu sıfatla, yaptığımız en önemli iş, yeteneklerimizi fiziksel ve zihinse! olarak çalıştıra­rak ve potansiyelimizi fark ederek harekete geçmektir. Eli­mizden gelenin en iyisi olmamız gerekir. Ayrıca, kendimiz­den daha büyük bir şey için çalışmaya gereksinimimiz var.

Bu, kişisel mükemmellikte erişilecek en son noktadır. Tek başına gerçek mutluluğu getiren de budur.

Bütün bunların hepsini insan mutluluğunun 4-D ilkesi olarak adlandırabiliriz. Şöyleki:

İnsan mutluluğu boşlukta var olamaz. Her birimizin ya­rarlanmaya yetenekli olduğu en büyük zevk, çevremizdeki diğer insanlar mutluluğun kendilerine düşen payından zevk
almak için eşit konumda bulunmadıkça, ortaya çıkmaz. Bu­nun, temel insan doğamızın bir sonucu olduğuna inanıyo­rum. Yaratılış biçimimizden ileri geliyor.

Exit mobile version