Bilgi Birikimi

Araştırma: İnsanları Anlamak

1981 yılında Richard Bayatzis İş hayatında başarılı olan insanlarla yapılan görüşmelerde ortaya çıkan belirgin yet­kinlikleri inceliyor ve 200’den fazla işte görülen yetkinlikleri belirliyor. Sayısal olarak bu yetkinlikleri belirleyen 760 dav­ranış biçimi ortaya çıkıyor. Sonuç olarak 360 davranış biçi­minde %80-%98 arasında ortak olarak görülen 20 davranış biçimi ortaya çıkıyor,

Dünyanın en etkili öğretmeni davranıştır. Kararlılığı ser­gileyen bir hareket iyi söylenmiş milyonlarca sözden daha etkilidir.

Yetenek ve özelliklerimize dayanarak, kendimiz hakkın­da yargılara varırken, sonuçta dikkat etmemiz gereken nok­ta şudur: Kendimizi yargılarken, en basitinden makul ve hassas davranamayız. Çünkü;

Bütün bunlar bizi tek bir basit sonuca taşımaktadır: Kendiniz hakkında kesin hükümler vermeyin. İsterseniz bir davranışınızı yargılayın, ama bütünüyle kendinizi asla.Unutmayalım ki, dünyada değersiz hiçbir insan yoktur, sadece değersiz davranışlarvardır. Kendimizi ya da başka­larını davranışlarımızdan dolayı yargılama hakkına da sahip değiliz.

Psikosibemetik adlı kitabıyla bir çığır açan Dr. Maxwell Maltz, plastik cerrahiden geçen hastalarıyla edindiği tecrü­besini tanımlıyor. Kimi hastaların yeni fiziksel görüntülerine rağmen, kendilerini eski görüntüleriyle hissetmeye devam ettiklerini fark etmişti. Araştırmasında Dr. Maitz, aşağıdaki sonuçlara varmıştır: İnsanoğlu daima kendisi ve çevresi hakkında hissettikleriyle uyumlu bir tavır ve davranış sergi­ler ve yaşar.

İnsanlığın tüm yüce liderleri çok iyi bilirler ki, başkaları­na nasıl davranılacağını öğrenmek ve öğretmek davranışlar­la mümkün otur. Şimdi yaklaşımımızı bireysel düzeyden çok daha geniş ölçekli davranışlara çevirelim.Abraham Lincoln, insanlar sadece konuşmakla yetinseydi köleliğin asla kalkmayacağını biliyordu. Köle sahiplerine ancak davranışla öğretilebileceğini anlamıştı ve Ödün vermez tavrıyla bu düzenin katlanılır cinsten olmadığını gösterdi.

Martin Luther King insanların kendilerini ortaya atmala­rı, seslerini yükseltmeleri, yürüyüş yapmaları, kuralları uy­gulatmak için karışıklılık yaratmaları gerektiğini biliyordu. Yoksa hayalleri gerçek olamazdı,Aliya İzzetbegoviç, halkının bağımsızlığı için çırpınıp durdu. Bağımsızlık için halkını organize etti. Haklılıklarınıdünya kamuoyuna duyurmak için kutsal bir mücadele ver­di.

Bilge bir kral olduğunu da bu süreçte ispatladı.İnsanlara nasıl davrandığınızın anahtarı, onları nasıl gör­düğünüzde saklıdır. Bu bir tutum sorunudur. Hareketleriniz düşüncelerinizi ortaya koyar. Goethe şöyle der: “Bir insana göründüğü gibi davranırsanız, bu onu daha da kötü yapar. Ama bir insana olabileceği potansiyele göre davranırsanız, onu olması gerektiği şekle sokarsınız.”

İnsanların gerçek duygu ve inançlarına ilişkin kanıtla­rı onların sözlerinden çok davranışlarından ya da yaptıkla­rından alırız. İnsanların nasıl yaratıklar olduklarına daha yakından bakarlar. Çinliler, nasıl varlıklar olduklarına ka­rar vermek için insanların kendilerinin de bu kanıtı, yani kendi davranışlarını kullandıklarını keşfetmişlerdir; davra­nış, tutum, değer ve inançlara ilişkin temel bilgi kaynağı­dır. Bu önemli kedi kendini algılama ilkesini tam olarak anlayan Çinliler esir kamplarında tutsaklarının yaşantıla­rında, tutarlı olarak istenen biçimlerde davranmalarını sağlayacak düzenlemeler yapmaya başlamışlardır. Çok geçmeden bu davranışların etkilerini göstermeye başlaya­caklarını biliyorlardı.

Topluluk içindeki davranış kuralları seneler süren dene­melerden sonra geliştirilmiş ve inceltilmiştir. Deneylerimiz, bu kuralların sosyal ilişkileri pekiştiren ince yollar olduğunu göstermiştir. Edmund Burke’nin dediği gibi:“İnsan ilişkilerini tehlikeye sokan ve sıcaklaştıran, bo­zan veya düzelten, yükselten veya alçaltan olay, davranış biçimleridir.”Davranışlarınız ne yaptığınızdır ve kim olduğunuzun an­latımıdır. Bir davranışı değiştirmek için önce onun farkına varmanız, sonra onu adlandırmanız gerekir.Kısacası davranış kendinizi topluma taşıma şeklinizdir.

Exit mobile version